4 Mart 2013 Pazartesi

Barış Röportajları


                             




                                                  
                                               Barış bu kadar kolay olabilir işte!

Batmanlı Barış Eviz tarih öğretmeni ve Batman Kültür Sanat Derneği'nde aktif. 1976 doğumlu Eviz'in fotoğraf ve video-art çalışmaları var. Kendisiyle ona adını veren, yani bir anlamda hayatının hikâyesini veren "barış" kelimesi ve süreci üzerine konuştuk.

-Sevgili Barış Eviz seni adından dolayı seçmedim ama yine de sormak istiyorum, ailen niçin bu adı vermiş sana?
Benim doğduğum yıllarda Kürt hareketi içinde bir takım fraksiyonlar vardı. Barışçılar, Yekbuncular, Kawacılar, Apocular falan. 12 Eylül'den sonra malum bir sürü baskı ve tutuklamalar oldu.  Bu yüzden, ben bu adı taşıyış sebebimi biraz geç öğrendim. Benim nenem de bizimle yaşıyordu. Başkası anlatmadan o davrandı ve bir hikâye uydurdu bana: Seni doktora götürdük oğlum, doktor bir ismi var mı diye sorunca biz de kendisine henüz yok dedik. Doktor bunun üzerine düşündü ve "Barış olsun ismi", dedi şeklinde bir şeyler uydurdu. Ama ben üniversitedeyken amcamla karşılaştım ve nereden açıldıysa, konu benim ismime geldi. Babamın o dönem Barışçılar diye bir grubun sempatizanı olduğunu ve bu yüzden bana bu ismi verdiğini söyledi. Ben o zaman anladım ki,  babaannem böyle bir gruba dahil olan babamı deşifre etmemek için uydurmuş geçmişte anlattığı o hikâyeyi. Babaannem, bizimkiler daha çok şeyi gömmüş. Köydeki evimizi satmıştık mesela. Yeni gelenler ahırı kazınca bir sürü kaset, kitap, fotoğraf  çıkmış ortaya.
-Son otuz yıldaki çatışma sürecinden sen nasıl etkilendin? 
Bana doğrudan yansıyan bir şey olmadı, bizim köy boşaltılmadı, babam tutuklanmadı ama biz de çatışma ortamında büyüdük. Asker veya gerilla fark etmez, her ölüm haberi geldiğinde etkileniyorduk. Ayrıca doksanlı yıllarda ben lisedeyken karşıt grupların çatışmaları dışında, bu çatışmalar sıradandı artık, birçok cinayete de tanık oldum. Lise yaşındaki birinin sokak ortasında bir cinayeti dakika dakika görmesi  nasıl bir şeydir bunu anlatmak çok zor. Ama hâlâ o cinayetlere tanık olduğum sokaklardan ürkerek geçiyorum. Mahallede abi dediğimiz insanlardı bunlar. Günbatımından sonra sokaklarda kimse kalmazdı. Biz gençliğin verdiği cesaretle gene de geceyarılarına kadar sokaktaydık.  İşte o saatlerde gerçekleşen olaylara birebir tanık oluyorduk.  Düşünsene, vuran insanların elini kolunu sallayarak, soğukkanlılıkla gittiğini görüyorsun; onların hâlâ aramızda bir yerlerde olduğunu biliyorsun. Birebir tanımasak da buralardalar.
-"Barış" şu anda çok somut olarak ne ifade ediyor senin için?
Tüm insanların düşüncelerini, inançlarını özgürce ifade edebildiği bir ortam. Ben bir tarih öğretmeniyim. Geçen gün başbakan "barış devletler arasında olur," dedi. Bence küçük çocuklar, kardeşler arasındaki kavgalar ve küskünlükler dahil pek çok şey, buna halklar arasındaki kavgalar da dahil, barışla sonuçlanabilir. Biliyorsunuz, tarihte devletler arasındaki çatışmalar, galip gelenin kaybedene bir takım şartları dayatması ile sonuçlanıyor ve buna da barış antlaşması diyoruz. Ama bence barışın olması için bir galibin olması gerekmez. Ben öğretmen olarak iki çocuğun başına gelen şöyle bir olaya tanık oldum: Birbirleriyle kavga etmişler ve olay müdüre yansımıştı. Müdür barışın bakalım dedi, yüzlerini başka tarafa çevirip ne kadar istemeseler de işarat parmaklarını birbirine doladılar. Serçe parmakları takılarak küsülür işaret parmağı ile de barışılır ya... Barış bu kadar kolay olabilir işte.
-İnanıyor musun barışa peki?
Barışa inananıyorum elbette ve barışın birgün mutlaka gerçekleşeceğine de inanıyorum. Ancak artık herkesin barışın dilini kullanarak hareket etmesi, projeler üretmesi gerekiyor. Şu otuz yıldır duyduğum "Terörle mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir" cümlesini yetkililerden duymak istemiyorum artık.
Ben de teröre ve şiddete karşıyım. Ama Türkiye'de yaşanan her olaya terör algısıyla bakmamak lazım.
-Sence batıda yaşayanlar ve doğuda yaşayanlar için barış aynı aciliyette mi?
Eğer birlikte yaşayacaksak aynı aciliyette olmalı. Birbirimizin acılarını hissetmemiz gerekiyor. Benim merkezimde insan vardır ve insan hayatı sınırlardan önemlidir. Buradaki hiç kimsenin Türk halkına karşı bir öfkesi yok, devlete karşı öfkesi var. Her iki tarafın da acıları oldu, o yüzden de Türkiye'de yaşayan bütün halkların acilen barışa ihtiyacı var.